OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNDE SENSÖR VERİLERİNİN AĞIRLIĞI ARTIYOR

M. İbrahim Aybar

ibrahimaybar@yedpahaber.com

Merhabalar,

2030 yılına yaklaştıkça sensörlerin otomotiv endüstrisinde giderek çok daha fazla kullanıldığını görüyoruz. Öyle ki
2030 yılı geldiğinde satılacak yeni motorlu taşıtların %95 i internet üzerinden diğer nesnelere bağlanabilir olacak ve veri transferine katılacak. Çok yakında bu şekilde veri transferi ayda 100 Petabit civarına çıkacak. Doğal olarak otomotiv üreticileri de birer yazılım merkezi olmaya başladılar.

Bu gelişmeler, elde edilen verilerin doğru ve amacında kullanılmasının önemini net olarak ortaya koyuyor. Örneğin Volvo markası, Care isimli yazılımı ile taşıtlarının bakım, sigorta ve sürüş bilgilerini bir kaynakta toplayarak aylık üyelik bazıyla müşterilerine ulaştırıyor. Mercedes ise geçen yıl Londra’da bağlantılı taşıtlardan alınan verilerin şehir sokaklarında seyir emniyetini nasıl artırdığını araştırmaya başladı.

Bu örnekler aslında bir buzdağının görünen kısmı gibi henüz. Sensör teknolojileri geliştikçe otomotiv endüstrisi de büyük ölçüde dönüşüm geçirmeye devam edecek.

Bildiğimiz gibi Tesla dışında başlıca otomotiv markalarının hiç birisi bulut teknolojisi içine doğmadı. Ancak bilim insanları bu markaları da yenilikçi teknolojilerle donatarak rekabetçi tutmayı başardılar. Bu konuda Bosch markasını örnek alabiliriz.

1886 yılında kurulan Bosch, 2005 yılında tüketici elektroniği ürünlerine sensör üretmeye başladı. Bu vesileyle nesnelerin interneti alanında işlerini büyütecek fırsatları görmeye başladı. Bünyesindeki ulaşıma ait ürün ve servis grubu vasıtasıyla otomotiv endüstrisi için otonom sürüş, aktif güvenlik elemanları ve önleyici bakım konularında sensör çözümleri geliştiriyor. Sensör çözümleri doğal olarak yoğun veri akışı sağlıyor. Bu yolla yeni iş fırsatları çıkıyor. Örneğin bir otomotiv üreticisi araç sensörlerinden alıp analiz ettiği verileri sigorta sağlayıcıları ile paylaşarak yeni ve avantajlı sigorta paketleri geliştirebiliyor.

Benzer şekilde Denso şirketi de ilk iş alanı olan oto yedek parça işinden elde ettiği birikim sayesinde portföyüne aldığı ürün ve servislerin yardımıyla artık nesnelerin interneti üzerinden bağlantılı araçlara çözümler üretiyor. Denso tarafından üretilen dijital platform taşıtları bulut ağına bağlayarak yeni servisler sağlıyor. Platform ile gerçek şehir ortamı simülasyonu yapılarak trafik akışı sanal ortamda inceleniyor, toplanan veriler analiz edilerek trafik yoğunluğu tahmin ediliyor. Toplanan bu veriler aynı zamanda servis sağlayıcılar, kamu kurumları ve onarım merkezleri tarafından da kullanılıyor. Bu yolla veriler analiz edilerek bulut üzerinden taşıtlar güvenli ortamda kontrol ediliyor. Gerekli görüldüğünde taşıtlar doğru servislerle eşleştiriliyor. Böylece servis bakım süreleri ve maliyeti azalıyor.

Taşıt sensörleri aynı zamanda uzun yol taşımacılığında kullanılan kamyonlara da uygulanıyor. Aurora şirketi bu amaçla kamyonlara ve otomobillere entegre edilen otonom sürüş teknolojisini geliştiriyor. Şirketin teknoloji platformunda yer alan sensörler ortamı algılıyor, yazılımlar ortam içindeki güvenli güzergahı belirliyor ve taşıt bilgisayarı bunu taşıta entegre ediyor. Aurora tarafından farklı tipte yüksek çözünürlüklü sensörlü kameralar, 4 boyutlu imaj radarı ve Lidar teknolojisi ile kamyonların yüksek hızda çok daha güvenli seyir yapması sağlanıyor. Şirket bu teknolojinin lisansını sürücüsüz taşıt filolarıyla paylaşarak verilerin işlenmesini ve değerlendirilmesini sağlıyor.

Önemli otomotiv markalarından General Motors ilk kez 1996 yılında bağlantılı taşıt verilerini Onstar ismini verdiği yan ürünüyle toplamaya başladı. Bu yan ürün taşıt sürücüsünün davranışlarına ait verileri topladı. 2021 yılında GM, 47 ülkenin yollarındaki 20 milyon taşıtın verilerini topladığını, bu verilerin yeni fırsatlar sağladığını açıkladı. Bu fırsatlar özellikle sigorta şirketlerini yakından ilgilendirdi. Öyle ki Onstar sigortasına sahip taşıtlar daha ucuz sigorta maliyetine sahip olmaya başladılar. Bu sigorta paketinin 2 Milyar $ sigorta geliri getirmesi bekleniyor.

Sonuç olarak otonom sürüş dönemine yaklaşırken bağlantılı taşıtlar bizlere güvenli sürüşle birlikte daha ucuz bakım ve sigorta maliyeti avantajı sunuyor.