logo

DEPREM VE TEMEL AFET BİLİNCİ YEDPA’DA ANLATILDI

DEPREM VE TEMEL AFET BİLİNCİ YEDPA’DA ANLATILDI

Temel Afet Bilinci Eğitimi’ konulu konferansta Olası bir sel, deprem, heyelan, yangın gibi afet öncesinde ve sonrasında yapılacakları içeren konular İl Afet Müdahale Planı’nın bilgilendirme toplantısında, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden Eğitim Uzmanı Orhan URTAÇ, tarafından bilgilendirme toplantısı YEDPA Ticaret Merkezi konferans salonunda gerçekleştirildi.

İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden Eğitim Uzmanı Orhan URTAÇ, afete hazırlık konusunda yapılması gerekenleri aktaran ve afet kavramının içeriğini ve safhalarını açıklayan Urtaç, Türkiye’nin tamamına yakınının deprem riski ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Afete hazırlıkta önce riskin yönetilmesi gerektiği, risk yönetiminin; hazırlık, zarar azaltma, kriz yönetiminin ise müdahale, etki analizi, iyileştirme ve yeniden yapılanma süreçlerinden oluştuğunu söyledi.

Urtaç, deprem dolayısıyla yapısal zarara uğramamak için öncelikle zemin etüdü olmayan yerlere bina yapılmaması gerektiğini ve binaların zorunlu deprem sigortasının ihmal edilmemesinin önemini açıkladı. Afet ve Acil Durum Çantası hazırlanması ve ailede herkesin bir acil durum bilgi kartının olması gerektiğini belirterek, evde deprem tehlike avı yapılması, yapısal olmayan risklerin ortadan kaldırılması için evdeki eşyaların sabitlenmesini ve afetlerde yaralanmaların yüzde 50 sinin bu şekilde meydana geldiğini söyledi.

Urtaç, Afete hazırlık konusunda yapılması gerekenleri aktaran ve afet kavramının içeriğini ve safhalarını açıklayan Urtaç, bir duruma afet denilebilmesi için o bölgenin imkanlarının yeterli gelmemesi gerektiğini söyledi. Marmara Depremi’nin bunun en güzel örneği olduğunu belirten Urtaç; ‘Afete Hazır Aile’, ‘Afete Hazır İşyeri’, ‘Afete Hazır Okul’, ‘Afete Hazır Gönüllü Gençler’ gibi dört farklı kavram geliştirdiklerini ve AFAD’ın eğitimlerinin bu dört gruba hitap ettiğini söyledi. Türkiye’nin tamamına yakınının deprem riski ile karşı karşıya olduğunu belirten Urtaç, afete hazırlıkta önce riskin yönetilmesi gerektiğini belirtti. Risk yönetiminin; hazırlık, tahmin ve erken uyarı, zarar azaltma maddelerinden oluştuğunu belirten Urtaç, afette kriz yönetiminin ise müdahale, etki analizi, iyileştirme ve yeniden yapılanma süreçlerinden oluştuğunu söyledi. Afette ilk 72 saatin çok önemli olduğunu hatırlatan Urtaç, devletin bu süreçte herkese yardım yetiştirmesinin beklenemeyeceğini söyledi. Afet için öncelikle zemin etüdü olmayan yerlere bina yapılmaması gerektiğini vurgulayan Urtaç, afet çantası hazırlanması ve ailede herkesin bir afet tanıtım kartının olması gerektiğini belirtti. Urtaç, evde deprem tehlike avı yapılarak yapısal olmayan zararları ve yaralanmaları önlemek için evdeki eşyaların sabitlenmesi gerektiğini belirtti ve afetlerde yaralanmaların yüzde 50 sinin bu şekilde meydana geldiğini söyledi.

DASK’ın önemine dikkat çekildi

Orhan Urtaç, olası bir afetten sonra hak sahipliği konusuna değindi. Afet ile ilgi düzenlemelerin dayandığı kanunun 1959 tarihli 7269 sayılı kanun olduğunu vurgulayan Urtaç, yasada afet tanımlarının yapıldığını belirterek jeolojik altlığı yapılmadan imar planı yapılamayacağını söyledi. Belediyelerin bu konuda sorumlu olduğunu ve jeolojik olarak kötü zemine sahip alanlara bina yapılmaması için hem belediyelerin hem de tapu müdürlüğünün sorumlulukları olduğunu hatırlattı. Afetin ardından komisyon kurulduğunu ve binaların hasar derecelerinin bu komisyonlarca belirlendiğini kaydeden Urtaç, komisyonda belediyeler, tapu müdürlüğü, kaymakamlık ve bakanlık yetkililerinin yanı sıra muhtarların da yer aldığını belirtti. Urtaç, az hasarlı binalara devletin destek vermediğini belirterek orta hasarlı binaların, afetin ardından hazırladıkları bina güçlendirme projeleri ile devletten destek alabildiğini söyledi. Bu tür binaların güçlendirme projelerinin belediye onaylı olmasının şart olduğunu aksi takdirde devletin destek vermediğini kaydeden Urtaç, ağır hasarlı binaların ise mutlaka yıkılması gerektiğini vurguladı. Bu tür binaların komisyon tarafından ağır hasarlı olarak belirlenmesinin ve askıya asılmasının ardından hak sahiplerinin talepte bulunması ve söz konusu binada hak sahibi olduklarını ispat etmeleri gerektiğini belirten Urtaç, söz konusu formların doldurulması sırasında mahalle muhtarlarına büyük görev düştüğünü dile getirdi.

Paylaş